Skip to main content

Zihin ve Beyin Arasındaki İlişki

Yoga binlerce yıldır zihin, beyin ve beden arasındaki ilişkiyi ele almaktadır. Doğru bir eğitimle birbirlerine bağlanabilirler. Maddi ve manevi, beyin ve zihin ayrılmaz hale gelir.

Nörobilim araştırmaları, beyindeki gerçek değişikliklerin yaşam boyunca devam ettiğini ve bu değişikliklerin kavrama ve duygular üzerinde kalıcı etkileri olabileceğini ortaya koymaktadır. Etki, beyin, beden ve zihin arasında çift taraflıdır.

Beyinle ilgili sinirbilim bulguları, çağdaş filozofları beyin ve zihnin ayrı olmadığına, bunun yerine maddi veya fiziksel beynin zihin dediğimiz zihinsel işlemede birincil olduğunu gösteriyor. Zihin, özdeşlik teorisinden ele aldığımızda kelimenin tam anlamıyla beyindir. İşlevselcilikte ise zihin, beynin bir işlevidir. Yoga bakış açısından, zihin ve beden doğada ayrıdır. Yoga uygulamaları aracılığıyla, etkinlikleri birlikte kullanılabilir ve birleşik bir sistem olarak işlev görebilir.

Nörobilim, yoganın beyni ve vücudu nasıl etkilediğini anlamamıza yardımcı olabilir. Yoga ve meditasyonun olumlu etkilerine ilişkin son kanıtlardan bazıları, zihinsel uygulamanın beyni nasıl değiştirdiği açısından bize bazı bilgiler vermiştir. Bunlara ilerleyen yazılarda daha detaylı değineceğim.

Yoga ve Nörobilim

Nörobilim, Yoga’nın binlerce yıldır bildiklerini doğruluyor. Yoga eğitmenlerinin ve Yoga yapan kişilerin, bunun arkasındaki sinirbilimi anlamalarının önemli olduğunu düşünüyorum çünkü Yoga uygulamalarının (Asana, Pranayama, Meditasyon vs.) beynimiz üzerindeki etkisini anlamaya başladığımızda, psikolojik ve duygusal durumlarımızı değiştirmeye ve beyinle çalışmaya başlayabiliriz.

Beynimizin işlevini ve yapısını değiştirmek için bilinçli olarak çalışma kapasitesine sahibiz. Beyin ile çalışarak amigdalanın (Amigdala, duygusal hafıza ve duygusal tepkilerin oluşmasındaki önemli role sahiptir. Başta korku olmak üzere, duyguların denetiminden sorumludur) küçüldüğünü ve sol prefrontal korteksin (olumlu duyguların yeri) aktifleştiğini görselleştirebiliriz. Böylelikle beyindeki ödül merkezini aktive etmeye ve bu bilinç durumlarını kasıtlı yollarla aktive etmenin ne anlama geldiğini öğrenebiliriz. Sankalpa (niyet) ile çalışmak, duygusal sağlığımızı oldukça güçlü şekillerde etkileyebilir.

Belirli uygulamaları nasıl yapacağımızı ve Yoga’nın pozitif varoluş halleriyle nasıl ilişkili olduğunu anlamaya başladığımızda, mutluluk hormonlarını: Dopamin, Ositosin, Serotonin ve Endorfinler, nasıl aktive edeceğimizi anlayabiliriz. Bu hormonları Yoga aracılığıyla aktive ederek anksiyete ve depresyon gibi ruh hallerini azaltmaya başlayabiliriz. Böylece kendi kendini düzenlemenin ne anlama geldiğini öğrenebiliriz. Kendi sistemimizde zaten güçlü bir eczanemiz var, bu sadece hangi uygulamaların hangi pozitif duyguları etkilediğini öğrenme meselesi.

Araştırmalar düzenli olarak meditasyon ve Yoga yapmanın sinir sistemimiz, zihnimiz ve beynimiz üzerinde güçlü bir etkisi olduğunu ortaya koymuştur. Bu, birçok yönden hala yeni bir bilimdir, bu nedenle daha yapılacak çok araştırma var. Nörobiyolojimizde ve beynimizde olumlu etkiler gösteren bilişsel davranışçı terapi (BDT) gibi başka uygulamalar da vardır. Bu nedenle, herhangi bir iyileştirici uygulamanın diğerlerinden daha iyi olduğunu söylemek doğru olmaz. Bu uygulamaların birçoğu ortak noktalar ve benzerlikler taşır. Örneğin, BDT’nin uygulama teknikleri Yoga’da Pratipaksha Bhavana’ya (akla her olumsuz düşünce geldiğinde olumlu düşünceyi geliştirmek) benzer.

Sonuç olarak, sinirbilim ve Yoga’nın kesişiminin, Yoga’nın neden işe yaradığını ve sistemlerimizde bu kadar güçlü bir şifa imkanı ve ortamı yaratan meditasyon uygulamaları sırasında neler olduğunu anlamada bizi tam bir döngüye soktuğunu söyleyebiliriz.