Çakra
Çakra, “bedendeki psişik bir merkezdir; enerji çemberi, çarkı veya girdabı da diyebiliriz; nadilerin çekim noktası”. John Nelson yedi çakrayı “bedeni, zihni ve ruhu bütünleştirmenin üç bin yıllık bir yolu… zaman testinden geçmiş eski bir fikir” olarak tanımlar.
“Enerji şifası” Batı dünyasındaki tıp ve psikoloji alanında Doğu geleneklerini ve uygulamalarını daha iyi tanıma yönünde bir hareket olmuştur. Çakra sistemi, Batı tarafında daha iyi tanındıkça çeşitli psikoterapilerin entegre bir parçası haline gelmiştir. Freud’un ve Jung’un Psikanaliz yaklaşımları veya Erik Erikson’un Psikososyal Gelişim yaklaşımını bu alanda örnek olarak verebiliriz.
Kundalini Yoga süreci üç enerji akışını içerir. Sanskritçe’de enerji akışlarına nadi denir. Bu üç nadi ise; ida nadi, bilinç akışı, pingala nadi, yaşam enerjisi akışı ve sushumna, ruhsal enerji akışıdır. Bu nadiler sırasıyla negatif akış, pozitif akış ve nötr akış olarak temsil edilir. Baskın enerji, pozitif ve negatif güçler arasında gidip gelir, ancak Yoga yoluyla bir denge sağlanabildiğinde, ikisi de akmayı bırakır ve sushumna enerjisi yani nötr enerji yükselir.
Üçüncü Göz çakrasında (6. Çakra) üç akışın birleşimi gerçekleştiğinde ise kundalini enerjisi sushumna kanalından yükselir ve en alt çakradan en yüksek çakraya yükselir. Kundalini’nin uyarılması, kişiyi daha yüksek bir bilinç ve kendini gerçekleştirme durumuna getirir. Bu da Yoga’nın nihai hedefidir.
Çakra sistemi hakkındaki bilgi birikiminin geniş olması ve herkes için kolay erişilebilir hale gelmiş olması sebebiyle doğru bilgiye ulaşmak için de iyi bir araştırma yapılması önemlidir. Kişiler ne anlama geldiğini gerçekten bilmeden çakralarını “temizlemeye” hevesli olabilirler. Psikoloji dalında farklı temalarla ilişkilendirilen yedi çakra vardır.
Jung’un Yedi Çakraya Bakışı
Jung, Kundalini Yoga’da kullanılan çakra sistemini, ego-dışının bilinçli egodan ayrılmasını geliştiren, ortaya çıkan kişiliksizlik durumları sistemi olarak gördü. Ego, benliğin yalnızca bilinçli kişisel deneyimlerin farkında olan kısmıdır. Yoga, bilinçsizi alıp bilinçli hale getirerek bu farkındalık adımlarını geliştirir. Yogiler son derece yüksek bir farkındalık duygusu geliştirirler, öyle ki farkındalıkları bilinçli hale daha az köklenmiş ve bilinç dışında daha çok köklenmiş hisseder. Jung bu duruma bireyüstü bilinç adını verir.