Skip to main content

Çakralar & Sembolize Ettikleri

Psişe, insanın düşünce, duygu, hafıza, algı ve hayal gücüyle dolu zengin ve karmaşık bir yönüdür. Jung’a göre bu bilişsel işlevler, hem farkında olduğumuz bilinç düzeyimizde hem de gizli kalan bilinçdışı düzeyimizde izlenimler bırakır. Yoga felsefesi, bilinç dışımızın Samskaralardan oluştuğunu veya bireyin geçmiş yaşamlarının birikiminden kalan hafıza izlerinin olduğunu gösterir. Jung, reenkarnasyondan hafıza almak yerine, kolektif bilinçaltına, atalarımızı gelen bir hatıra ve sezgi (bunlar cinsel içgüdüler veya yaşam ve ölüm içgüdüleri gibi şeylerdir – savaş ya da kaç gibi) koleksiyonuna inanıyordu.

Burada semboller ve arketiplere biraz değinmek istiyorum. Jung arketipleri, kolektif bilinçaltından türetilen evrensel, ilkel semboller ve görüntüler olarak tanımlanır. İçgüdünün psişik karşılığı diyebiliriz. Bilinçli davranışı önceden şekillendiren ve yönlendiren, insanlık tarihinin toplamından türetilen, doğuştan gelen bir tür belirsiz bilgi olarak tanımlanır. Bunlar, diğerlerinin yanı sıra anne, çocuk, kahraman gibi imge ve motiflerin ortaya çıktığı temel formlar veya arketiplerdir. Örneğin; bazı insanlar için çok anaç deriz, bu anne arketipine örnektir.

Bireyleri farkında olmadan etkileyebilen kolektif bilinçdışı, arketipsel semboller şeklinde bilince getirilir. Bu semboller beraberinde bilgeliği bilinç dışından bilinç düzeyine getirir. Bu nedenle, semboller, bir bireyi geniş bir toplumla ve farklı zaman dönemleri boyunca ilişkilendirebilir. Sembollerle kişisel olarak özdeşleşerek ve onları yaşamımızın bir yönü olarak görerek ilişki kurarız. Bu, psişemizin deneyimlerimizi işleme ve onları bir şeylerin büyük resmiyle ilişkilendirme şeklidir. Semboller, kişinin benliğin tüm bölümlerinden konuşmasına izin veren, zihnin her zaman erişemediği kollektif bilinçaltı bölümleriyle etkileşime giren görüntülerdir. Semboller, kişinin doğasının karşıt güçlerinden -olumlu ve olumsuz yönlerinden- oluşur.

Arketipler

Bireyleri farkında olmadan etkileyebilen kolektif bilinçdışı, arketipsel semboller şeklinde bilince getirilir. Bu semboller beraberinde bilgeliği bilinç dışından bilinç düzeyine getirir. Bu nedenle, semboller, bir bireyi geniş bir toplumla ve farklı zaman dönemleri boyunca ilişkilendirebilir. Sembollerle kişisel olarak özdeşleşerek ve onları yaşamımızın bir yönü olarak görerek ilişki kurarız. Bu, psişemizin deneyimlerimizi işleme ve onları bir şeylerin büyük resmiyle ilişkilendirme şeklidir. Semboller, kişinin benliğin tüm bölümlerinden konuşmasına izin veren, zihnin her zaman erişemediği kollektif bilinçaltı bölümleriyle etkileşime giren görüntülerdir. Semboller, kişinin doğasının karşıt güçlerinden -olumlu ve olumsuz yönlerinden- oluşur

Doğu düşüncesi, dvanda adı verilen karşıt çiftleri içerir. Zıtlıkların çatışmasının üstesinden gelmek ve karşıt güçlerin üzerine çıkma bakış açısı Doğu’nun yoludur. Şöyle bir örnek verebiriliz; aslında Çakralar’ı temizlemekten ziyade dengeleriz. Fazlası da azı da farklı şeyleri sembolize eder. Baskın olmak veya pasif olmak gibi zıtlıkları örnek verebiliriz. Yoga, uyumlu bir birey yaratmak için karşıt güçleri dengeleme ve birleştirme pratiğidir. Oldukça teorik olan ve zeka gibi tek taraflı bir yaklaşıma kapılan Batılılar, Doğu pratiğinde bulunan dengeden yoksundur. Bu noktada da IQ ve EQ’yu örnek verebiliriz. Hepimizin bildiği gibi EQ yani Duygusal Zeka kavramı IQ’dan yani Entellektüel Zeka (Zeka Katsayısı)’dan örnek verebiliriz. İlk başlarda sadece IQ yani Entellektüel Zeka üzerinden kişiler üzerinde değerlendirmeler yapılırken artık EQ’ yani Duygusal Zeka da önemli bir değerlendirme kriteri haline geldi.

Batılının bilinci, aklı ve zihni bilinç dışından, duygulardan ve beden deneyimlerinden ayırması psikoza yol açar. Jung, Batılıların bazı Doğu değerlerini benimsedikleri takdirde daha sağlıklı uyumlu kişiler olabileceğine inanıyordu. Jung, Batı kültüründe düşünceye ve kendini yansıtmaya değer verilmediğini gördü. Jung, “Doğu bize yaşam yoluyla daha geniş, daha derin ve daha yüksek bir anlayış-anlayış öğretir” der. Yoga pratiği, Batılı kişiyi sezgisel ruhsal yönüne geri bağlayabilir.