Skip to main content

Manipura

Üçüncü çakra, “Kişisel Güç” çakrası olarak bilinir ve solar pleksusta bulunur.

Sanskritçe: Manipura

Türkçe: Göbek Çakrası

Yeri: Solar pleksus

Ana Konusu: Güç, irade

Element: Ateş

Renk: Sarı

Gölgesi: Suçluluk

Kimlik: Ego Kimlik

Aşırılık Olduğunda: Üstünlük kurma, kontrolcülük, saldırganlık, dağılmışlık, sürekli aktif

Yetersizlik Olduğunda: Zayıf irade, zayıf öz saygı, pasif, ağırkanlı, korkak

Amaç: Canlılık, doğaçlama, irade gücü, amaç, öz saygı

Psikolojik Rahatsızlık: Anksiyete, Özgüven eksikliği, Kronik stres

Üçüncü çakra, Manipura, göbeğin merkezinde bulunur, bu nedenle elinizi göğüs kemiğinin altı ile göbek deliğinin üzerine düz bir şekilde yerleştirirseniz, tam orası Manipura’dır. Burası bizim solar pleksusumuzdur ve kelimenin tam anlamıyla enerji bedeninizin çekirdeği gibi düşünebilirsiniz. Manipura ile ilişkilendirilen element ateştir. İlk çakra madde (toprak elementi) ile, ikinci çakra ise hareket (su elementi) ile ilgilidir. Madde ve hareket birleştiğinde, iki çubuğun birbirine sürtmesi gibi, bir kıvılcım meydana çıkar. Kişinin gücünü ateşleyen de işte bu kıvılcımdır. Üçüncü çakra kişinin enerjisini mideye, pankreasa, üst bağırsaklara, karaciğere ve adrenal bezlere (böbreküstü bezleri) bağlar. Böbrek üstü bezlerinden salgılanan hormonlar noradrenalin ve adrenalindir. Bu iki hormon merkezi sinir sisteminden gelen uyarılar sonucunda salgılanır. Tehlike ya da temel içgüdüler ile ilişkilidir. Acil durumlarda salgılanan adrenalin vücudun hazır olması için gereken fiziksel aktiviteleri düzenler. Klasik savaş ya da kaç tepkisinin temelleri atılır. 

Manipura’yı bedeninizin yakıtı olarak düşünün. Sindirim sisteminizin işlevini örneklendirelim. Fiziksel bedenimizde yemek yeriz, sindirim sistemimiz hareket eder. Tüm farklı organlar bu yiyeceği daha sonra yakıt olarak kullanabileceğimiz parçalara ayırmaya başlar. Ve bu inanılmaz bir süreçtir. Yani o yakıtı kullanıyoruz ve sonra atığa dönüştürüyoruz. Böylece sistemimiz temizlenmiş oluyor. Yani, psikolojik olarak, bu Manipura’nın işlevi ile aynıdır. Bunu şöyle örneklendirebiliriz; Hayatında olup bitenleri kabullenmek senin için ne kadar kolay? Yaşadıklarınızı sindirip ve bunlardan dersler çıkarıyor musunuz? Yaşadığın bu tecrübeyi edineceğim ve özümseyeceğim diyebiliyor musun? Yaşadıklarınızla ilgili kendinize bu sorgulamayı yaptıktan sonra artık neye ihtiyacınız olmadığını biliyorsunuz. Son olarak oluşan atıklardan, yani sizin için faydalı olmayan şeylerden de zihninizi arındırarak, sistemimizi temizlemiş oluruz.

Manipura’ya Psikolojik açıdan bir bakış

İlişkiler açısından, ilk iki çakra sırasıyla grup ve birebir ilişki ile ilgilidir. Ancak üçüncü çakranın odak noktası bireysel benlik üzerindedir. Bu, bireysel kimliğin, kişisel egonun, benzersizliğin, gücün, kendini kanıtlamanın, başarının ve benlik saygısının merkezidir. Bir kişinin kendisi hakkında nasıl hissettiği, kendisine saygı duyup duymadığı, kendini anlama, kabul etme ve benlik ile bağlantı düzeyleri bu çakrada ortaya çıkar. Kendimize değer vermezsek, sağlıklı kararlar vermek zor olabilir. Bunun yerine, karar verme konusundaki tüm kişisel gücümüzü bir başkasının ellerine yönlendiririz. Yani kararlarımızı etkilemek istediğimiz veya sevilmek istediğimiz birisine bırakırız. 

Solar pleksus dönüştürücü bir merkezdir. İlkel/içgüdüsel düzeyde, üçüncü çakra yiyecek elde etmekle ilgilidir. Fiziksel düzeyde, sindirim yoluyla yiyecekler vücudumuzun bir parçasına dönüştürür. Pranik düzeyde maddeyi enerjiye dönüştürür. Böylece hem fiziksel hem de enerjisel olarak bu çakra harekete geçme yeteneğimizi besler.

Frued’a göre psikoseksüel gelişimin ikinci aşaması anal aşamadır (18 aydan 3 yaşına kadar) ve bu aşamanın birincil görevi kişisel özerkliktir. Çocuk mesanesinin ve bağırsaklarının boşaltılması üzerinde kontrol kazanmaya başladığında, aynı zamanda çevrenin diğer yönlerini kontrol etme yeteneği konusunda da bir anlayış geliştirmeye başlar. Ancak çocuk, bu bedensel işlevleri gerektiği gibi yerine getiremediği için de utanç duyabilir. Bu aşamadaki saplantı, yetişkinlikte temizlik, düzen ve kişinin çevresini manipüle etmeye çalışma takıntıları ile kendini gösterecektir. Sakral çakradaki bir tıkanıklık, utanç ve kişinin kendini ifade edememe durumu olarak ortaya çıkacaktır. Bu aşamayla ilgili olan, gücü ve güveni elinde tutan solar pleksus çakrasıdır. Bloke olduğunda, birey çaresizlik ve düşük benlik saygısı duyguları yaşayabilir.

Kişinin kendi yaşamının kontrolünü ele geçirmesini ve gücünü ortaya koymasını engelleyebilecek en büyük sorunlardan biri, yaşamı boyunca grup düşüncesinin (1. çakra sorunu) veya diğer insanların etkisinin (2. çakra sorunu) egemenliğine girmiş olmasıdır. Örneğin, bir anne oğluna “İyi bir eğitim al, doktor veya avukat ol ve iyi bir kadınla evlen – işte mutlu bir yaşamın anahtarı bu” gibi şeyler diyebilir. Bu özel oğul, ailesinin kendisinden beklediği her şeyi başarabilir, ancak kendi istekleri doğrultusunda kararlar almadığı zaman hayatında derin bir boşluk duygusuyla karşılaşabilir. Sonuç olarak, daha fazla anlam özlemi duyabilir ve kendini daha iyi tanıma, kendi adına düşünme, kendi sesini bulma, kendi kararlarını verme, kendi fikrini ortaya koyma dürtüsü hissedebilir.

Kendi gücünün farkında olan ve kendi sorunlarını çözen bireyin ise değer duygusu artık başkalarını memnun etme kapasitesine bağlı değildir, daha çok kendi benlik duygusunu onurlandırma yeteneği ile ilişkilidir. Bu kişi üçüncü çakranın gerçeğini, yani “Kendini Onurlandırmak”ı somutlaştırmaya başlamıştır. Kendini onurlandırma eylemi, kişinin kişisel gücünü artırmak ve böylece üçüncü çakranın birincil güçlerini (öz saygı, öz sorumluluk, hırs, atılganlık ve inisiyatif) geliştirmek için esastır.

Jung’un Manipurası

Üçüncü çakraya seyahat eden Kundalini, bizi bilinçdışına doğru bir maceraya devam etmeye yönlendiren bir ilgi ya da heyecan kıvılcımı olacaktır. Jung’un terimleri ile, bu kıvılcım, animusun psikolojik gücüdür veya bize uykuda yatan bilinçsiz duyguların parıltılarını verir. Üçüncü çakra olan manipurada, kişi “kişinin gerçek benliğinin içindeki ateşi” keşfeder (Coward, 1985, s. 388). Kişi derinlere kök salmış duyguların alevlendiğini hisseder. Ateş, baştan çıkardığımız arzunun alevlerini sembolize etmek için bu çakra ile ilişkilendirilir. Yogik metinde Manipuranın sindirimi ve görüşü etkilediği söylenir. Kişi hala daha temel, bedensel bir varoluş düzeyine dalmış durumda ve şehvetler, hırs ve açgözlülükle uğraşıyor. Solar pleksus, eski yaralar, travma ve üzeri kapatılmış olabilecek ancak ortaya çıktığında hala acı veren anılar gibi duyguları hissettiğimiz yerdir. Jung, bir sonraki çakra olan Anahata’ya ulaşmak için bu arzularla yüzleşmek gerektiğine inanıyordu.

Manipura, başkalarıyla (aile, kabile ve topluluk) ilişkinin ötesinde bir benliğin tutku ve farkındalığının ateşine yeniden doğduğumuz aşamayı temsil eder. Ruhlar dünyası, tanrıların dünyası ve kozmos, kollektif bilinçdışı ile ortaya çıkmamızı ve bağlantı kurmamızı sağlayan ateşe girmektir, Jung’un sözleriyle “bilinç dışıyla tanıştıktan sonra ne olacak. ”